Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SALİH TUNA

O partilerin hakkını ödeyemezler

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Soykırımcı İsrail rejiminin sponsoru ABD'nin Türkiye'deki muhalefeti dizayn edeceği, Başkan Biden'ın ilgili açıklamasıyla ve o meşhur RAND Corporation'ın raporlarıyla ortaya çıkmıştı.
Karar gayet netti: Cumhurbaşkanı Erdoğan devrilecekti.
Bunun için önce "yumuşak geçiş" yöntemini denediler... Dönemin AK Parti Genel Başkanı Davutoğlu'nun CHP ile 2015'te yaptığı istikşafi görüşmelerinden bir sonuç çıksaydı, "restorasyon hükümeti" tabir ettikleri AK Parti-CHP koalisyonu kurulacaktı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da (Davutoğlu ve çevresinin ifadesiyle) "onursal başkan" ilan edilip sahnenin dışına itilecekti.
Sevgili Davutoğlu 7 yıl sonra söz konusu planı şöyle itiraf etmişti: "CHP ile koalisyon yapmamıza izin verilseydi, 15 Temmuz yaşanmayacaktı..."
Demek ki 15 Temmuz'la elde etmek istedikleri ne varsa mahut "restorasyon hükümetiyle" elde edilecekti.
Başkan Erdoğan planlarını bozdu. Hâliyle "yumuşak geçiş" yöntemi ellerinde patlamış oldu.
Çok değil bir yıl sonra da "sert geçiş" yöntemi olarak savaş uçakları ve tanklar eşliğinde 15 Temmuz darbesine kalkıştılar.
Bu planlarını da aziz milletimiz bozdu.
Mecburen meşru yola, sandıkla hükümet değiştirme yoluna girmek zorunda kaldılar.
Lakin sonuca ulaşmaları için CHP'nin klasik yüzde 25'i ile PKK'nın siyasi ayağının oyları yetmiyordu.
MHP'ye yapılan operasyon marifetiyle inşa edilen İyi Parti'yi de işleme dâhil ettiler.
Gelgelelim...
Son yerel seçimde CHP'ye alıştırılan İyi Parti seçmeni geri dönmedi, bedelini de Akşener ödedi.
Aynı şekilde Sayın Karamollaoğlu, Davutoğlu ve Babacan da CHP'ye destek olmanın bedelini siyasi itibar ve ikballerini zevale uğratmakla ödediler.
CHP'liler çokluk başlarına kakıyorlar ama CHP sayesinde kazandıkları milletvekili sayısının, CHP'ye verdikleri hizmetin yanında lafı bile olmaz.
Her şeyden evvel muhafazakâr kesimde CHP'ye karşı direnç eşiğinin gevşemesine, eprimesine neden oldular.
Dolayısıyla CHP'ye karşı kendilerini borçlu hissetmesinler. Tam aksine, verdikleri hizmetin karşılığını CHP ödeyemez.
E tabii ki, CHP'nin yapıp ettiklerinden de sorumludurlar.
CHP Genel Başkanı Özel ve İBB Başkanı'nın Filistin direnişine "terörist" demesi elbette bu sorumluluğa dâhildir.
Hakkını teslim edelim, Saadet Partisi Sözcüsü "Esef verici..." nitelendirmesiyle İBB Başkanı'nı kınadı.
Fakat, Davutoğlu kendini borçlu mu hissediyor nedir, hâlâ tek kelime etmedi.
Fakir de naçizane tepkisini göstermesini önermiştim. O da gitti İBB Başkanı'nın "terörist" tesmiye ettiği direnişin liderlerinden Haniye ve Halid Meşal ile görüşüp fotoğraflarını servis etti. Ancak İBB Başkanı'na yine tek laf etmedi.
Sevgili Ahmet Hoca lafını neden sakınıyor?
Kuvayı Milliye'ye benzettiği Hamas'ın vatanlarını savunan mücahitler olduğunu tüm dünyaya haykıran Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Filistin direnişi üzerinden mahkûm etmeye çalışırken, sıra Filistin direnişine "terörist" yaftasını vuran İBB Başkanı'na gelince neden susuyor?
Hatırını kıramıyor desem...
Cumhurbaşkanı Erdoğan onu başbakan yaptı, İBB Başkanı ne yaptı?
Benim bildiğim, zabıta törenine çağırıp "Merhaba zabıta!" demesini sağladı. Başka bilmediğim bir hatırı varsa da açıklasın, bilelim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA